can yücelden

can yücelden

Can Yücel’den…

Bilmelisin ki…
Duvarda asılı diplomalar insani insan yapmaya yetmez.

Bilmelisin ki…
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Bilmelisin ki…
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

Bilmelisin ki…
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!

Bilmelisin ki…
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Bilmelisin ki…
……….
……….

Can Yücel

Çocuk (Orta Fasıl)

Çocuk (Orta Fasıl)

Göğüslerde koklanıp okşanacak tomurcuk,
Üfül üfül esen tertemiz râyihasıyla;
Ötelerin en büyük armağanıdır çocuk,
Masmavi dünyâsı, neş’e tüten havasıyla…
Millet ulu bir çınar, çocuksa bir çekirdek,
Atkılar salar her yandan toprağın bağrına;
İşlediği iş, Fâtih ordularınkine denk,
Her tohum bir başka iklimi alır ağına…

Çocuk bir neş’e kaynağıdır yuvada inan!
En tatlı nağmeler gibidir soluğu -sesi..
Çocuksuz yuva eksik, onsuz mutluluk yalan,
Tıpkı Cennet meltemlerine benzer nefesi…

Goncalar gibi tebessüm eden çehresinde,
Ardarda başka güzellikler tüllenir durur..
Çocukla seslendirilen hayat bestesinde,
Ebediyet âleminden şarkılar duyulur.

Yuva çöl gibidir filizleninceye kadar,
Tomurcuklar arasında ev Cennet’e döner..
Filizlere giden yollar kapalıysa eğer,
Millet pâyimâl olur, yuva devrilir-gider.

Fethullah Gülen

çoçuklar bizimdir

çoçuklar bizimdir

Türk çocukları! Türk çocuklarım!
Gözler ileri, başlar yukarıya
Yarınki hayat, yurt ufuklarındır
Her şey sizindir Türk çocukları!

Çocuklar aziz vatan malıdır,
Ulu ağacın birer dalıdır.
Yardım görmeli, bakılmalıdır,
Özlü ateşli, Türk çocukları!

Dedi Kodu

Dedi Kodu

Bırak canım sen de hovardanın tek’i,
İki kızın birden,belindeydi eli.
Babası boşuna masraf ediyor,
Okur mu böyleleri.

Baksana bizim Elif’in kızı na,
Böyleleri düşman başına.
Bir oğlanla görmüşler tiyatroda
Kitapları koltuklarının altın da.

O dedi,bu dedi,şu dedi,
Kim dedi,kime dedi,ne dedi,
En güzel duygular hüsranla bitiyor
Onun bunun dedikodularıyla.

Sen yaşatamamış san aşk’ı sevdayı,
Bırak çocuklarımız yaşatsınlar.
Dedikodularla kirlettiğimiz dünyayı,
Sevğiyle,dostluk la, aşk’la yıkasınlar.

DEPREM VE ANALAR

DEPREM VE ANALAR

Evler sallandı
Çocuklar ağladı
Anaların yüreği yandı
O acımasız deprem yüzünden

Çocuklar yetim kaldı
Ana, baba diye çağırdı
Sıcak yuvadan yoksun kaldı
O acımasız deprem yüzünden

Herkes dışarıda kaldı
Açım- diye bağırdı
Bir yudum su için ağladı,
O acımasız deprem yüzünden

Yalnızlığı ozaman anladılar,
Acıyı o zaman taddılar,
Başını sokacak bir yer aradılar,
O acımasız deprem yüzünden

dumanım

dumanım

Bir ferman ki,yazamaz oldu kalem,
Sustum,kalem yazmaz ne bilsin alem,
Bulutlar kaplamış,görünlmez hâlem,
Göz pınarlarımdır, şahsi şelâlem,
Yellerle savrulan,benim dumanım…

Alevi görülmez,dumanım tüter,
Ben koşarım,yollar öteye gider,
Uzayan yıllarım,nerede biter,
İçimde yıkıldım,olmuşum heder,
Dağlar doruğunda,benim dumanım…

Allah`tan gelene,eyvallah derim,
Eller için yandı,kor oldu serim,
Dimağım tıkandı,kalmadı verim,
Bilemem bu dünyada,neresi yerim,
Alevlerden çıkan,benim dumanım…

Boşa heba olmuş,bu nefesleri,
Çaldılar içimden,tüm hevesleri,
Diller dönüyorken,söylenmezleri,
Diyemedim,görmezden gelmezleri,
Yelden yele gezen,benim dumanım…

Şimdi yolun sonu,zamanım çok dar,
Bilemem önümde,ne engeller var,
Her anım alevde,yanıyor bir nâr,
Toprak duymaz,yalvarsaydım beni sar,
Zemheride donan,benim dumanım…

evlilik

evlilik
fedakarlıkmış
anlayışmış
hoşgörüymüş
karşılıklı sevgiymiş
saygıymış
müştereklikmiş
fedakarlığın
ikiye bölünmesiymiş

FEDA hanım, KARLIK bey…! ! ! ! ! !

Evlilik

Evlilik

Dinle beni arkadaş
Hiç sevmemek delilik
Sevdiğinle bir savaş
Vermek değil evlilik

Ya zayıftır ya şişman
Herkes halinden pişman
Birbirinizi düşman
Görmek değil evlilik

Düşsen de bir batağa
Arzun kalkar atağa
Beraberce yatağa
Girmek değil evlilik

Bitince aşk oyunu
Cüce dersin boyunu
Nerdeyse tüm huyunu
Yermek değil evlilik

Görünce bir dilberi
Boşa dökme o teri
İmzalanan defteri
Dürmek değil evlilik

Söndürsen de korunu
Görmelisin torunu
Göz önüne sorunu
Sermek değil evlilik

Başlayınca bir döküm
Azalır mı hiç yüküm
Kral gibi bir hüküm
Sürmek değil evlilik

Muammer Baydere

evlilik derler

Bir eve sığmayan iki yabancı;
Sabahtan akşama kavga ederler.
İkisi de olmuş birer yalancı;
Can verirler ama, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

Birisi dünyada, biri aydadır,
Zevkleri uyuşmaz, başka başkadır.
Varsa, çocukları ortak paydadır…
Can verirler ama, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

Birine bakmaya görsün birisi;
Kıskançlık kabarır, tutar krizi,
Sinirler gerilir, susmak en iyisi…
Can verirler ama, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

İçleri kan ağlar, dışa gülerler,
Anaya, babaya yalan söylerler.
Mutluyuz diyerek sahte severler.
Can verirler ama, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

Vermeden isterler, vermek görevin,
Sevmeden beklerler, hep sevmelisin.
Her isteğine boyun eğmelisin…
Canlarını verir, hiç sır vermezler,
Sorarsan adına evlilik derler.

Kuru soğan gibi, acı, kat kattır;
Katları açınca gözler yaşlanır.
Ağlaya, sızlaya insan katlanır…
Canlarını verir, hiç sır vermezler,
Sorarsan adına evlilik derler.

İnsanlar bekarken tutulmak ister,
Tutulmuş olanlar, kurtulmak ister,
Farenin düştüğü kapana benzer…
Canlarını verir, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

Anlatmak nafile, çekmeyen bilmez;
Bir kör döğüşüdür, yıllarca bitmez.
“Eller ne der? ” diye boşanıp gitmez…
Canlarını verir, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

Süleyman SAYLAN
Ankara, 03.06.1993 Saat: 14.00