Firari bir geceden yazıyorum fermanını aşkın
Her kelimemde bir isyan her isyanda çıkmazı ölümün
Sustu! puslandı gönül…
Pusularda,pusulasız yönünde aşkının arayışındayım
Nefeslerinde yaşıyor isyanım
Firari bir hayattan kaçmaktayım artık
Yasaklamışlar her şeyi bana
En amansız yerden amansızca taranıyor sevda
Artık bir firariyim
Ne kadar mutlu edilebilir ki bir firari, mutluluğa bile bir firari yürek!
Uslandım… !
Cansızlığımı kuşandım gidiyorum
Karanlık geçmişin şimdiki zaman ekinde, ütopyalar yaratıyorum sana dair
Ansızlığımı kuşandım geldim
Bir kaos içerisindeyim
Şimdi kargaşalarımda bile yoksun
Unutma…!
Yönü sendin ömrümün
Ömrüm tutsaklığında karantinada şimdi
Yalnızlığımın hücresinde seni düşünmekteyim sevdiğim
Koşup sana gelmek isterken bütün namluların hedefinde ben varım
Bütün namlulara inat,sarıl bana sevdiğim
Sarıl ki;masum bir çocuğun gözlerindeki hayal-i sevdayı göreyim
Hayat Bana Yalan Söyledi
Hayat Bana Yalan Söyledi
İlk kez hesaplaşıyorum kendimle…
Tuhaftır kalemi,kâğıdı ve seni
Onca sevmeme rağmen,
Sana ilk kez yazıyorum…
Şimdi sen yoksun, seni düşünmek var.
Çocukkende seni düşünürdüm her gece,
Radyo dinler, şiir yazardım,
Her Çarşamba pazara giderdik annemle,
Babam maaş aldığında baklava yerdik.
Dondurmayı da çok severdik,
Ablam üç top yerdi, ben iki top,
Yalnızca bu yüzden kavga ederdik.
Oysa, oysa hayatımın vaz geçilmeziydi ablam,
Onun da yüzü hiç gülmedi,
Hayırsızın birine kaçıp mahvetti hayatını,
Aklımdan hiç çıkmaz gittiği günkü karanlıklar.
Hüznümü büyüttüm o günden beri, kendimi değil,
Gözlerimde hâlâ bir çocuk ağlar,
Düşlerimi gezdirdiğim bulutlar,
Bir tohumun özlemiydi çiçeğe,
Ve hâlâ kulaklarımda annemin sesi,
Bitirsen şu okulu, bir işe girsen…
Şiirle karın doymadığı doğruydu,
Bak Cemil okudu mühendis oldu,
En güzel kızıyla evlendi Üsküdar’ın,
Evinide aldı arabasını da…
Ben ise bağlama çalardım kendi halimce,
Sesim güzelmiş öyle derlerdi,
Nereden bilirdim,
Hep hüzünlü türküleri söyleyeceğimi?
Hayat bana yalan söyledi.
Mektuplar yazardım Almanya da ki abime,
Okulu bitireceğime söz verirdim,
Masum düşlerimin o en sürgün adasında,
Bakışları uzaklara dalıp giden şarkılar
Ve mevsimsiz solmuş bir çiçek gibi,
Ayaklar altında nasıl ezilirse umut,
Benim de güneşimi işte öyle çaldılar.
Öyle tutsak aldılar sevinçlerimi.
Sensiz geçen ger günü hesabıma yazdılar,
Şimdi öyle uzak ki…
Çay içip simit yediğimiz o günler,
Kardeşine karne hediyesi, uçurtma yaptığım günler
Öyle uzak ki…
Oysa saçaklarda titreyen bir serçenin,
Ekmek tanesine kanat çırpması,
Ve bir anne duası kadar içten sevmiştim seni.
Fener stadında Beşiktaş maçı,
Ve parasızlığımız devam ederken,
Bütün mavilerimi sana vermiştim.
Kaybetmek alnıma yazılmış sanki
Olmadı bir tanem…
Hayat bana yalan söyledi.
Babanın tayini çıkıp ta gittiğiniz o kış,
Yine pençe yaptırmıştık ayakkabılarımıza,
Sana söyleyememiştim ama, işten ayrılmıştı babam,
Kapanmıştı çalıştığı lokanta.
Senet zamanları daha bir çökerdi omuzları,
Ve akşam trenlerinin işçi yorgunluğuyla
Daha bir uzardı raylar.
Sitemlerim bile eğlenmişti hayata,
Öfkeli bir yanardağ isyanlara uyanmıştı,
Üstelik, üstelik sen de yoktun artık,
Oysa, yalnızca sen öpmüştün gözlerimi,
Bir yanı hep eksik kalmış çocukluğumun.
Aslında her insan yenikti hayata,
Ve birazda küskün…
Son trende kaçınca istasyondan,
Öyle kala kalırdık yorgun ve üzgün,
Kendime düşmanlığım bu yüzden,
Hep kendime pişmanlığım…
Şimdi her şeyim yarım,
Fotoğrafının arkasına ne yazdığımı bile çoktan unuttum.
Bir silâhım olsaydı, bir silâhım,
Yoksulluğu şakağından,
Kaybetmeyi kalbinden,
Ve sensizliği alnının tam ortasından vururdum.
Düzmece duygular harcım değildi,
Uzak denizlerin fırtınasıydım,
Karlı dağların kekliği…
Yoksuldum yoksul olmasına ama onurluydum.
Şimdi ne sen varsın, ne o eski sevdalar,
Olsun, üstüme devrilse de bu sağır karanlık,
Akşam olur şairlere gün doğar,
Bir kerecik söyle demiştin, söyleyememiştim hani
İşte şimdi söylüyorum:
Seni seviyorum.
Ben Eskİ Ben DeĞİlİm!!!
Ben Eskİ Ben DeĞİlİm!!!
sen kazandın…
mutlu musun?
peki yıllar sonra dönecek misin geri?
pişman olacak mısın?
sevgimin değerini anlayacak mısın?
ama dönme sakın!
bak halime
bak şimdiki bana
ben artık ben değilim
o eski ben değilim
takvimden düşen her yaprak gibi
sende gözyaşlarımla beraber akıp gittin
anlamıyorsun hala
seni seven ben değilim
o eski ben değilim
umrumda değilsin artık
senin için geceler boyu ağlayan ben değilim
adına şiirler yazan
senin için dilekler tutan
gözleri her yerde seni arayan
bak işte o ben değilim
anlasana
ben o eski ben değilim
bitmez diyordum;ama bak bitti
peşinden gelmiyorum artık
özleyen seni ben değilim
hasretinle yüreği yanan
içinde fırtınalar kopan
seninle gelecek planlayan
kollarında nefes almanın hayalini kuran
bak işte ben değilim
sayende ben o eski ben değilim!!!!!!!
dokunma bana!!!!!!
dokunma bana!!!!!!
Biz çok sevdik birbirimizi seninle. Ama ne yazik ki ayni zamanlarda degil.
Sen varken Gücüm Olurdu
Zaman Akmadan Dururdu
Hatirlasana
Ben varim derken sana, ben buradayim, seviyorum seni, anlasana derken, sen baska yerlerdeydin.
Baska zamanlardaydin.
Baska hayatlardaydin.
Yanimdaymis gibi, canimdaymis gibi duruyor, ama asla orada olmuyordun.
Farkindaydim ama degilmisim gibi yapiyordum.
Zaman “gibi” yaparak geçiyordu.
Sen benimleymissin gibi yapiyordun.
Ben sana inaniyormus gibi.
Ne sen benimleydin.
Ne de ben buna inaniyordum.
Inandigim tek sey vardi; Bir gün gerçek olacaktik.
Hep bekledim.
Benimle olacagin günü bekledim.
Davrandigin gibi olacagin günü bekledim.
Beklerken tükendim.
Fark etmedim.
Sonra sen de degistin.
Bana geldin.
Bense çoktan gitmistim.
Fark etmedin.
Hani Ask Seni Yormustu
Yolun Sonuna Koymustu
Dokunma bana
Ben varmisim gibi yasamaya basladin bu kez de.
Biz varmisiz gibi.
Oysa biz seninle ayni zamanlarda ayni yerde hiç olamadik.
Oysa biz seninle ayni zamanda hiç olamadik.
Oysa biz seninle hiç “biz” olamadik.
Simdi Eskiye Döner mi
Dönse de buna Deger mi
Cevaplasana
Insan Aynen Durur mu
Ayrilik Kolay Oyun mu
Dokunma Bana
Ellerimi ellerinden çektigimde sasirdin önce.
Sonra “biliyorum” dedin.
Gidecegimi biliyordun.
“Kimi sevsem gidiyor” dedin gözlerini kaçirmaya çalisarak.
Iste bu yüzden biz olamadik hiç diye düsündüm ben de.
Ne zaman sevmek gerekse ya sen kaçtin, ya gözlerini kaçirdin benden.
Kimi sevsen gidiyor muydu gerçekten, yoksa sen gidenleri mi seviyordun.
Artik seni sevmeyecegimi düsündüm.
Içim acidi.
Artik Ben Vazgeçtim
Yalnizligi Seçtim
Her sey bitti Anlasana
Dokunma Bana
Bana mutluluk veren tek seyi, seni sevmeyi birakmak, ayni zamanda bana en çok aci veren seyi de birakmakti.
Ikisini de biraktim.
“Seni Seviyordum” dedin. “Ben de seviyordum” dedim ben de.
Evet çok sevdik birbirimizi. Ama ne yazik ki ayni zamanda degil.
BitiRdİm aRtıK SeNi..
BitRdİm aRtK SeNi..
BİTİRDİM ARTIK SENİ
YENİ AŞKLARA YELKEN AÇTIM
GERİDE BIRAKTIĞIM ONCA ANILARIMIN ÜZERİNE
KOCAMAN BİR YALAN YAZDIM
SENDE KALAN ACILARIMA YARALARIMA
ARTIK YOKSUN ŞİİRLERİMDE HAYATIMDA
BENDE KALAN AŞKINDA KALMADI ARTIK
ARTIK YOKSUN ANLADINMI?
UNUTUĞUM SÖYLENEMEZ AMA UNUTURUMDA
ADINI AĞZIMA BİLE ALMAM BUNDAN SONRA
SENDE UNUTTUN ZATEN DAHA BENDEN AYRILDIĞIN GÜN BİTİRDİN!!!
YAZIK NEKADARDA MERHAMETSİZMİŞSİN
DAHA YAŞAYACAK BİR KALBİ CAN ÇEKİŞTİRE ÇEKİŞTİRE ÖLDÜRDÜN
BİLİYORMUSUN ARTIK BENDEDE YOK MERHAMET KENDİN GİBİ ETTİN BENİDE
BENDE SENİN GİBİ OLDUM AMA BİGÜNDE ÖLDÜREMEDİM
SENİN YAPTIĞIN GİBİ BİR MANA BULUP BİTİRMEDİM
VAY BE NEKADAR ÇOK YALVARMIŞTIM AĞLAMIŞTIM SANA
YANINDA OLSAM BELKİ AYAKLARINA KAPANIRDIM
ONU BİLE YAPARDIM BEN;
AMA SEN ONA BİLE DEĞMEZMİŞSİN
DEĞMEDİĞİN GİBİ BENİDE HAKETMEMİŞSİN
SANA O YAPMACIK HAYATINDA MUTLULUKLAR
ARTIK ÖNÜMDE TERTEMİZ HAYATIM VAR
O DÜNYAMDA SENİN YERİN YOK
SEN TERCİHİNİ YAPTIN VE KAYBETTİN
GİDEN KAYBEDENDİR SEN KENDİ KENDİNE VERDİN CEZANI
SAKIN ÇIKMA KARŞIMA YAKARIM SENİDE
O YALAN HAYATINIDA
Yarına Gömdüm Yüreğimi
Yarına Gömdüm Yüreğimi
Yarını gömdüm yüreğime,
Elini tutup ısıtacağım anları,
Şeker vereceğim çocukları,
Onurlu caddelerde ki dirençli bakışları,
Yenilmez çelik iradeleri,
Açlığın artık yüzüne gururla tükürenleri…
Yalansızları,sahtesizleri,dürüstleri…
Beni sorgulama artık! ! ! ! !
Beni gömdüm yüreğime…
Sana meyledişimi,
Bırakıp bütün yolları,sana yönelişimi..
Sana gelişimi,senden geçişimi…
Bende ki SIZINI..
Bende ki SÖZÜNÜ…
Bende ki YÜZÜNÜ….
Beni deli edişini,
Aklımı çelişini,
Günaha sokuşunu,
Günahkar gidişini……
Bana kızma,bana küsme,
Beni asma artık…
Ölüler idam edilmez…
Beni gömdüm yüreğime…
Sensizliğimi,yalnızlığımı,
Sessizliğimi…
Yokluğunu odamın içinde,
Ve beynimde inadına çokluğunu…
Bütün sancıları,
Yaşanmış bütün acıları,
Bütün gerçekleri,
Bütün yalanları,kavgaları….
Denizin mavisini,
Bulutun beyazını,
Koskoca bir dünyada,dostlukların azını…
Beni arama artık,
Duygularımı gömdüm yüreğime,
Sorgularımı gömdüm..
Sevgilerimi,sevdiklerimi,
Düşmanımı,nefretlerimi,
Bütün yüzleri,
Bütün gizleri,
Bütün öz leri…
Bütün sokak, bütün cadde,
Bütün adresleri….
Sigaramı,çayımı…
Dağınık masamı,
Pencerem de güvercini,
Saksımda gülümü….
Yaşamın ağrısını,geciktiğim ölümü…
Unuttum kızdığımı,
Unuttuğum ezdiğimi
Unuttum güldüğümü..
bu yokluğun vardır elbet bir açıklaması,
Yitirdiğim aşk değil aslında,
Sevebilmek sevdası……….
istanbul susar, istanbul ağlar……….
istanbul susar, istanbul ağlar……….
Sağanaklardayım nedensiz, İstanbul seni benden çalalı
Artık senin güzel gözlerinle görmeli
Senin nefesinle solumalıyım İstanbul’u bu sabah
Sesin kadar güzel, senin kadar güzel olmalı
“Hayırsız İstanbul…”
Sarıyer’deki balıkçı meyhanelerinden duyulmalı
İstanbul şarkıları bizi anlatan
Yaşamalıyım İstanbul’u yeniden
Sarnıçlarında boğulan aşklar canlanmalı
Camilerinde kiliselerinde dualar kabul olmalı
Mumlar sönmeden türbelerinde
Serin sularında aksin olmalı İstanbul gibi
Martı kanatlarının altındaki boğaz yamaçlarında
Yaşanan yüzyılların aşkları dolmalı içime
Sen istanbulda
İstanbul benim içimde olmalı
İstanbul olmalıyım
Surlarında kalan izlerini bulmalıyım
Seni eski zaman sevdalarında kucaklayan
İstanbul’un dudakları gibi
Dudaklarına kanmalıyım
Sen istanbulda bir aşk
Ben İstanbul olmalıyım
İstanbul’u seninle yaşamalıyım yeniden
Ellerin bütün vapurlarını okşuyorken nazım gibi
Güvertelerinde ayak izlerin henüz duruyorken
Ben kanatlarımla üzerinde olmalıyım İstanbul’un
Hazarfen Çelebi gibi inadına
İstanbul aşkının özgürlüğüne ölebilmeliyim
Fatih haliçten girdi sessizce
Ben yüreğinden vurmalıyım fütursuzca
Sağanaklarında seninle ıslanmalıyım
Bütün ıslaklığımızda İstanbul
Bütün üşümelerimizde İstanbul olmalı…
Sultanahmet Ayasofya bizi anlamalı
Ben İstanbul’ da bir lodos…
Ben istanbulda bir yelkenli…
Ben istanbulda deniz kokusu olmalıyım…
Sarmalıyım İstanbul’un seni sardığı kadar
Gözlerin İstanbul olmalı,
Gecesinde dilek tuttuğum yıldızları gibi
Ben yıldızlara bakmalıyım
Senin istanbulda düşlere daldığın kadar
Bizans’ın bıraktığı gibi İstanbul’u
İstanbul seni bana bırakmalı,
Bir İstanbul sabahı
Bilirim ki
İstanbul susar…
İstanbul ağlar…
İşte aşkım “İstanbul” kadar zor olmalı
İstanbul sana susamalı
Benim sana susadığım kadar
Bu hasret İstanbul’a da koymalı bana koyduğu kadar…
kestim yüreğimin bileğini
İçimdeki karanlığı büyütüyorum herkesten gizleyerek
Kestim yüregimin bilegini..
ruhum kara teslim..
üşüyorum …
Açtığın derinliği saklamak için kendimden, daha büyüğünü esir ediyorum içimde
Tutunacak dallarımı çoktan kırdın..
Şimdi söyle..
Söyle
Dinliyorum …
çek ipimi….öleyim………
çek ipimi….öleyim………
Sen!
Ey yalnızlığımın adı,
sevdanın adresi, sonsuz ahı hasretimin.
Tükenmeyen hülyalarımın sahibi dili suzan.
Benim bitmeyen yanlızlığım,
yanlızlığımın bitmeyen umutışığı.
Ruhumun sahibi, yüreğimin canyoldaşı dilruba.
Beni diyar diyar süren gurbet ellere,
seyyah edip gezdiren, hasretini çektiren ölümüne…
Sonsuz acılara gark edip kanlı yaşlar döktüren gözlerimden…
Gözlerindeki aşka mahkum kılan ve azat etmeyen bir ömür…
çıkıp gitme zamanı şimdi yine ey yar,
uzaklar düşünce bir kez yüreğe,
sen düşünce hayale, ruhumu zaptetmek mümkün müdür?…
Ki, gittiğim her yerde senden izler ararım,
hiç bir yerde olmadığını bile bile.
Olmadık zamanlarda aklıma düşersin, yaralanırım…
Dilimin ucuna her geldiğinde dilimi ısırırım,
seni sevdiğimi haykırmamak için.
Seni sevdiğimi yalnız sana söylemek için bir gün kavuştuğumda.
Ne varki her yaklaştıkça uzaklaşıyorsun…
Ama artık anlıyorumki
sana kavuşmak sonsuz bir hayal,
yine de sevdamı yükleyip yüreğime,
seni bulmak,
sana söylemek için sevdiğimi
her sabah düşerim yollara yeniden…
Şimdi her seher çıkıp dağlara ismini haykırırım yankılı kayalara…
İlan-ı aşk ederim, dinlemeselerde beni!
Duymasalarda!
Ey dağlar, ey nehirler, ey rüzgar, ey bulutlar,
ey insanlar duyduk- duymadık demeyin,
ben onu seviyorum, derim…
Sensiz hayat yok benim için, yaşam yok.
Söz vermiştim sevdama,
yaşarsam aşk için yaşarım yalnız, aşkım için…
Ölürsem aşk için…
Gönül her zaman gelmeyeni beklermiş derler,
sevdası saklı duran sevgiliyi.
Gelmese de bir ömür yine beklenirmiş o sevgili
Sen benim bir ömür hasretini çektiğimsin,
beklediğimsin ey yar.
Bütün boşluklarını seninle doldurdum ömrümün…
Yazdığım bütün şiirlerde,
söylediğim bütün şarkılarda sen vardın yüreğimde.
Aşka dair ettiğim bütün yeminlerde sen vardın yanımda.
Gelmesende bekleyeceğim…
Düşlerim dağınık şimdi,
kara bulutlar kümelenip durur usuma,
acılar çöreklenip yüreğime,
yerden yere vurur beni olmadık zamanlarda.
Ben seni sevdiğimden beri,
ilmek ilmek hasret dokur ömrümün gergefine zaman…
Seni ne zaman özleyip ağlasam güzelleşir yeryüzü,
güzelleşir gökyüzü,
ışık dolar gözlerime…
Sevgiyi damıtır en derin yerinden gözlerim…
Aşk olur adı…
Ey yar yıldızım yitikse şimdi,
doğmuyorsa ve ışımıyorsa gecelerime ay.
Beni terkedip başka ufuklarda parlıyorsa,
almıyorsa beni kucağına bir vefalı dost gibi
ve gelmiyorsa beklediğim sabah.
Özlediğimde yanımda yoksan eğer,
uzaklar acımasızca vuruyorsa.
Ben yine de hep seni düşlerim ışıl ışıl,
seni özlerim zifiri gecelerde de olsa…
Şimdi her gece bir tren kalkıyorsa
gönlümün istasyonundan sana doğru, elim kalkmıyorsa
ve sallayamıyorsam verdiğin mendili ardından.
Gözyaşlarım ateş olup düşüyorsa
ve hüzün olup yakıyorsa düştüğü yeri sebep sensin.
Meğer ki aşk imiş beni bağlayan hayata bu güne kadar.
Her soluk aldığımda sevdayı hissettiğim içinmiş,
sevdayı yüreğimde ölümüne taşıdığım içinmiş ki yaşamışım…
Ve savunmuşum yaralı kalbimi,
hicranlar içinde de olsa,
savunmuşum gözyaşımı kimseye aldırmadan.
Bilki,
tomurcuklar açmadan kuruyorsa dalımda,
her bahar bir tek kan gülleri açıyorsa gülşende,
ey aşk,
ey sevdiğim sensin sebep…
Şimdi ölüme hüküm giyiyorsam her yargılandığım yerde,
hüznün acılı ırmaklarında kalıyorsa hayallerim
ve sonunda kırılıyorsa kalem.
Bil ki sebep sensin ey aşk, ey sevgili.
Ben sefilliği,
garipliği, çölü, kimsesizliği,
sahrayı, sahrada derviş olmayı,
aşka mahkum olmayı senin için seçmişim ey yar…
İstersen sev beni!
istersen kır!
Acıt, ez, öğüt, paramparça et.
Gücüm yok tükendim ey yar! çek ipimi…
Söyle,
ne desem son sözüm sorulup,
zülfün boynuma dolandığında,
Söyle ne etsem, nereye gitsem…
Ah! etsem, delinir mi kara bağrım?
Yaralı geyikleri kurtulur mu canevimin?
Söyle, son sözüm sorulduğunda,
tutar mı elimi aşk?
Toplar mı yerlere savrulan hayallerimi?
yaşatır mı anılarda?
Gücüm yok…
Ey sevgili tükendim artık!
çek ipimi öleyim…
ben hep sana sustum aşk
ben hep sana sustum aşk
hiçbir şey yüreğimi okşamadı o sıcak gülüşün gibi…
ve..hiçbir şey incitmedi verdiğin acı kadar…
senin için atan bu kalbe sahip çıkmadın ki…
her rüzgarında ayrı yöne savurduğun, kanattığın bu kalp
sana nefes aldığım her an binbir acı çekti bilmedin!
oysa ki tüm hüznümü yakıyordu bakışların
düşmüştüm sensizliğin bilinmezine bunu da bilmedin!
bilmem bana inat mı bu sevdalı,suskun bakışlar
bende değilsin ki artık ellerin başka ellerde…
şimdi dönüp bakıyorum da ardıma
ben hayallerimin değil,
bir deli sevdanın peşinden koşmuşum meğer…
ben hep sana sustum AŞK!
yine susuyorum…
bu da senin için yazılmış son satırlar…
”öyle bir sevda geçti ki üzerimden
hala yorgun yüreğim…”