döktüğün yaşlardır yaralayan beni
gözlerinden süzülen bir damlayla ıslandım
son bakışın vardı ya oydu durduran beni
dudağından dökülen bir cümleyle uslandım…
deli gönül pişmanım anla artık derdimi
sorgu sual istemem anlatamam kendimi
seni benden ayıran gündüzümü gecemi
acımadan terkedip boğarım yalnızlığa
ask,korku,sevgi ve özlem
bir bağlam üzerinde dört ayrı kavram
ayrılıp bir noktadan bir noktaya uzayan
karanlık bir gezegen kapkaranlık dünyam
adamlığımı bırakıp ayrılırken yanından
gökyüzünde bir hüzün dile geldi ağaçlar
cesareti büyütüp bırakırken masadan
aşkın gizli büyüsü alıkoyandır beni
istemsiz bir davranış bitirmez hayatımı
anlık bir sinirle yaktım kendi başımı
sensiz bir dünyanın toprağını taşını
çalıp dertli başına ah demezmi gönül…
o sıcacık elinle bağlanmışım dünyaya
gözlerin bir şaheser yaradanı andıran
en titrek anımda ansızın yakalayan
bir yılzdızdır gözlerin aşkı şaha kaldıran…
mutluluğum sensin benim başkasında aramam
hayatın anlamısın sen yoksan dayanamam
elinle yüreğinle yalansız sözlerinle
gözlerimin Nur’usun sen yoksan yaşayamam…