mavi göze bakma deniz de boğulursun: yeşilgöze bakma ormanda yok olursun siyah göze b akma karanlıkta kaybolursun ela göze bakma aşık olursun kahverengi göze bakma aşık olursun…
GÖRMEMEK DE VAR
Gel gönül güvenme köşke saraya,
Kazanıp sefasın sürmemek de var.
Gelin ata binmiş ya nasip demiş,
Yar ile murada ermemek de var.
Yiğidi azletmez cüzi hatalar,
Mücevheri sarrafına satarlar.
Gençliğe güvenme demiş atala,
İnsan bir kararda durmamak da var.
Hasreti bu ömrü eyleme zayi,
Levh-i mahfuz böyle yazdı künyeyi,
Gönül beytullahtır yıkma kimseyi,
Bir gördüğnü bir daha görmemek de var
Görmek isterdim(AŞK ACISI ÇEKENLERE)
duydum yakında düğünün varmış
oysa yanında olmak isterdim
ne kadar acı olsada
seni beyazlar içinde görmek isterdim
göz göze gelince seninle
acıyan acıyan gözlerle bakma yüzüme
belki bir daha görüşmeyeceğiz
mutlu olduğunu görmek isterdim
onunla el ele giderken yuvana
boş yere mutluluk dileme bana
anlamsız artık sensiz yaşamak
arkandan bakarken ÖLMEK İSTERDİM
gönülde bir sır yakamozu
GÖNÜLDE BİR SIR YAKAMOZU Bir yakamoz, bir pırıltı, bir heyecana
Çırpınıp duruyor, deli divane, kanat gönül
Geçti mi ? bilmem; Soramam ki zamana
Yak kandilini, yüreğime damlat gönül
Zordur bilirim, içimde saklanır sanma
Gem vuruyorum duygularıma, sabret gönül
Güneş’ de batar, gecelere sakın kanma
Çevir gül yüzünü, gözlerime servet gönül
Lale’ yim boynum eğri, söyleyemem cânana
Fırtınalar kopuyor, benliğim de durur gönül
Yol uzun, ömür kısa, bilen var mı ? Sorsana
Yangının sönmez bende, külün savrulur gönül
Ak güvercinler saldım, gök kuşağına
Beni ! O’ na götürürler sandım gönül
Gitti, dönmediler bekliyorum, belki yarına
Umut. Bu ya… Yalana da kandım gönül
Yakamoz mısralarda gizli, Lâkin sırrına…
Eren varsa, O’ nu, bulsun da gelsin gönül
Bülbül’ de daima yandı goncasına
Gizemi bu olmalı, bırak öyle kalsın gönül…
GÖNÜL YORGUNU
Yıllar önce sevdim,
Terk etti gitti.
Maziyi bir kalemde
Mahfetti gitti.
İnanmıyorum artık,
Senin gibi sevenle.
Olsaydın yerimde,
İçmezmiydin her gece.
Ölürmüydün bir kere,
Sevgi verseydin bana.
Çokmu gördün sevgiyi,
Şu Gönül Yorgununa…
gönlüm ibret almadın
Kaderim böyleymiş, ben ne yapayım
Felek vurdu silleyi, kalkamadım
Kaldırımlar şimdi, oldu yatağım
Gönlüm sen halimden, ibret almadın
Yıkıldı dünyam, harabe hayatım
Genç yaşımda bak, ağardı saçlarım
Köprü altı şimdi, oldu mekanım
Aşkım içkin gönlüm, sarhoş olmadın
Yılları desem hiç,mi hiç insafsız
Bir yar sevdim, o da çıktı vefasız
Üst üste bindi bak, acılarımız
Gönlüm ben sana, söz geçiremedim
gölgen bırakmıyor peşimi
Köprülerim sevgi,aksamlarım heyecandı
Terk edip gittiler,son baharda sevdalarım
Nemli gözlerimi,hüzünler sardı
İçimde ki aşkları,kasvetli geceler aldı
İste o gece gönlümde ki,yildızlar kaydı…
Habersizce hasrete,atılan adımlar
Her gece biraz daha,matlaşan anılar
Yakılan resimlerde ki,çaresiz çıglıklar
yavaş yavaş,uzaklasan yarınlar
Sadece hayallerde,kalandı hatıralar…
Bırak da bogulayım,gözlerinin içinde
Kadersizligimi bir kenara,adını bir kenara atıp
Son bahar olup,meltemler estireyim gecelerinde
Karlar vurmasın saçlarına,ateş düşmesin kalbine
Muhebbet oldum sana,sehirin kayıp caddelerinde..
Bir gün yalnızlık korkusu,sardıgın da
Yıldızlardan yorgan yapıp,sarıldıgım akşamlara
Yikilan umutları,dirilttiğim göz yaslarimla
Belki de uykuya daldıgım,ayaz sokaklar da
Anılardan şemsiye yapıp,yagmura esir oldum
Her an aklımda her sözde,aramak seni
Adını karalayıp da,mürekkepleri tüketmeyi
Derinlerde kalan hataları,bir bir silmeyi
Ateşli gecelerde,yagmur altında ki sevişleri
yar; unutmak istiyorum,gölgen birakmiyor ki peşimi…
güzelliğin on para etmez
Güzelliğin On Par’Etmez
Güzelliğin on par’etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa
Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz aleme
Aşıklarda meşk olmasa
Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk’olmasa
Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa
Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı VEYSEL adı
O sana aşık olmasa.
güzelime bir mektup
Güzelime bir mektup
güzelim
zahmetli bir kış günü
gökyüzüne kara bulutlar
bürünmüştü
şimşek çakıyordu
korku, endişe
sarmıştı yüreğimi
lapa lapa karın yağışı
beni hüzüne boğuyordu
Stockholmun
bana dar gelen sokaklarında
seni arıyorum güzelim
kar üstünde
kar altında yürüyorum
yalnız başıma
kimsesiz
sarhoşlar gibi
beyaz kar tanelerinin rengi
umut
sevgi
aşk
barış
dostluk, dürüstlük
ve ruhun temizliği
güzelim..
aklımı başımdan aldın
sersem, perişan ettin
kefensiz kıldın
bu kahrolası
acılı, kederli sokaklarda
bir bülbülün sesi
gelir kulağıma
yureğimde acıklı
bir türkünün nakaratı gibi
hayalimde
rüyalarımda hep sen varsın
nasılki buğday taneleri
değirmen çarğında
ufalanıyorsa
ben de kederli yüreğimde
her gün, her saniye
eriyip gidiyorum
senin sevdanda..
sana olan sevgimin
aşk ateşinin ışınları sayesinde
seni görme umuduyla
yaşıyorum guzelim
gel misafir ol
dalgın dalgın çırpınan yüreğime
gözlerimde yaş
dizlerimde kalmadı derman
biliyormusun güzelim?
”büyük ve erdemli insan
şahin gibi yuvasını
en yuksek mertebede
dağların
kayaların zirvesinde
yuvasını tek başına
yalnızlığı içinde kurar”
bende yalnızım
inzivadayım
acılı, kederli, hüzünlü
yorgun, kırgın, dargın
ve küskün
küçük dünyamın yuvasında
kaybolmuşum sende
yaşam bende
acılı, kederli
bir uçurum guzelim….
güzel kız
merhaba güzel kız
sen ilk gördüğüm anda aşık oldum
ama sen benim aşkıma yanıt vermedin
seni ölene kadar seveceğim
şimdi gidiyorum
ama kalbinde yaşıyorum