Güzelime bir mektup
güzelim
zahmetli bir kış günü
gökyüzüne kara bulutlar
bürünmüştü
şimşek çakıyordu
korku, endişe
sarmıştı yüreğimi
lapa lapa karın yağışı
beni hüzüne boğuyordu
Stockholmun
bana dar gelen sokaklarında
seni arıyorum güzelim
kar üstünde
kar altında yürüyorum
yalnız başıma
kimsesiz
sarhoşlar gibi
beyaz kar tanelerinin rengi
umut
sevgi
aşk
barış
dostluk, dürüstlük
ve ruhun temizliği
güzelim..
aklımı başımdan aldın
sersem, perişan ettin
kefensiz kıldın
bu kahrolası
acılı, kederli sokaklarda
bir bülbülün sesi
gelir kulağıma
yureğimde acıklı
bir türkünün nakaratı gibi
hayalimde
rüyalarımda hep sen varsın
nasılki buğday taneleri
değirmen çarğında
ufalanıyorsa
ben de kederli yüreğimde
her gün, her saniye
eriyip gidiyorum
senin sevdanda..
sana olan sevgimin
aşk ateşinin ışınları sayesinde
seni görme umuduyla
yaşıyorum guzelim
gel misafir ol
dalgın dalgın çırpınan yüreğime
gözlerimde yaş
dizlerimde kalmadı derman
biliyormusun güzelim?
”büyük ve erdemli insan
şahin gibi yuvasını
en yuksek mertebede
dağların
kayaların zirvesinde
yuvasını tek başına
yalnızlığı içinde kurar”
bende yalnızım
inzivadayım
acılı, kederli, hüzünlü
yorgun, kırgın, dargın
ve küskün
küçük dünyamın yuvasında
kaybolmuşum sende
yaşam bende
acılı, kederli
bir uçurum guzelim….