Sevdan ile Beslediğim Umutlar

Sevdan ile Beslediğim Umutlar

Sevdan ile beslediğim umutlar
Sen gidince bir,bir kayboldular, yar
Gözlerimden indi de ,acı yaşlar
Gün olmadı, geceden karaydılar

Sevdan ile beslediğim umutlar
Sensiz hayal olup,kayboldular,yar
Sana yazıp ,çizdiğim o şarkılar
Ah ,sazda ,sözde şimdi ağlıyorlar

Sevdan ile beslediğim umutlar
Gözlerimde bulutlandılar ,hey yar
Bir gün kar ,bir gün yağmur oldular da
Ah sineme,vura,vura yağdılar

Sevdan ile beslediğim umutlar
Baharım dediğim ah sen güzel yar
Yenice sende keşfettiğim tatlar
Acı olup,hep beni taşladılar

Sevdan ile beslediğim umutlar
İsmini kazıdığım yazıtlar yar
Ah dilimden düşürmediğim tatlar
Şimdi boş gözlerle boşluğa bakar

seni unutmak mumkunmu

seni unutmak mumkunmu

Ne zaman seni düşünsem içim ürperir
Seninle geçen her saat, her gün gelir aklıma
Bir akşam vakti gelir bir deniz kıyısı gelir
O eşsiz hatıralar bütün gelir aklıma

Ne yapsam unutamam yaşadığımızı
Sevgindi sevgilerin en yalansızı
Şimdi nerde bir gül görsem kırmızı
Dudaklarımı uzun uzun öptüğün gelir aklıma

Bir çıban büyürcesine ortasında gecenin
Dolar yüreğime hüznü seni sevmenin
Dünyada ne benim yerim var artık ne senin
Ağlarım başucunda ölümün gelir aklıma. seni unutmak munkunmu

Remziye Oğuzcanoğlu

Remziye Oğuzcanoğlu

R VE O

remziye oğuzcanoğlu ‘ na itafen ;

ben yalnız sana açmıştım kalbimi
yalnız senin için yazıyordum şiirler
yaşlarını bir sana feda ediyordu gözler
bir tek senin için soğuklara attım ellerimi
yalanlardan temizledim saf düşüncelerimi
yalnız seni yazabiliyordu bu dizeler
bir tek seninle paylaşıyordum gecelerimi …

her anımız aynı saatin kaderindeydi
aynı şarkıların aynı nakaratı anlatıyordu bizi
aynı şiirin aynı dizeleri yazıyordu sevgimizi
aynı yolların aynı kaldırımlarıydı hayallerimiz
aynı güneş ısıtıyordu saf aşkımızı
ay ışığında bir biz karanlığa mahkumduk
aynı gecelerde hep aynı siyahlığa bürünürdük
o sert ayazlarda bir bizim gözlerimiz üşürdü
aynı bulutların aynı yağmurunda ıslanırdık
sen olmadan ben, ben olmadan sen hep yalnızdık …

ikimizde sevmiyorduk sevmiyorum kelimesini
ikimizde yalnızlığa uzak, aşka hep yakındık
gözlerimizin o keskin rengi hep aynıydı
sen git dediğinde ben hiç kalmadım yanında
sen öl dediğinde nefes almayı haram bildim
sen sevme dediğinde sevmek alçakça geldi
sen beni terk ederken, döneceksin diye hep bekledim
sen göz yaşlarınla ağlarken, benim içim hep kan ağladı …

seni beklemek çok acıydı gelmemenin korkusuyla
seni beklemek hep çaresizdi yılların yorgunluğuyla
seni beklemek gözlerimi dikmekti geleceğin yola
seni beklemek yağmurları çiğneyip yürümekti
seni beklemek çilekeş bir şarabın sarhoşluğuydu
aslında her kelime ezilip ufalanıyordu avuçlarımda
aslında akla gelebilen şeyler tanımlamıyordu seni
aslında aşkımı bir şiire yüklemek sana haksızlıktı
aslında içimdekilere aşk demek bile tutarsızlıktı

gün gelirde yollarımız habersizce ayrılırsa
unutma bu şiiri ve unutma o saf şarkımızı
unutma, yalnızlığı çekmeden sevdaya tutunamayacağını
unutma sevgilim, ölümün bile yanında hiç kaldığını
ve o eşsiz sevginin hiç bitmeyen bir savaş olduğunu
ve sen unuttuysan maziyi, anla beni hiç sevmediğini
o sevgi dediğin, kalbinin göz kırpışıdır .
unutma, bu dünya insanın ilahi yalnızlığıdır
unutma, sensizlik kalbimin kopan parçalarıdır
unutma, ayrılık ruhumun toprağa yakınlığı,
yüreğimin hiç geçmeyen hastalığıdır
unutma sevdiğim; seni sevmemek, adımın taşlara yazılmasıdır …

ayrılık nedir bilmiyorum, ayrılık kaçıncı ölümdür?
Hangi mektubumun sözleri çınlar kulaklarında?
Hangi şarkıda yaşadıklarımız aklına gelir?
Hangi sokaktan geçerken boğazına anılar düğümlenir?
Kaç yıl daha ben sanıp koşacaksın telefonlara?
Hangi zilin çalışını benimkine benzettin?
Hangi eli çiçekli şairi ben sanıp içini ilham doldurdun?
Kaç köşe başına beni çıkacak diye gözlerini diktin?
Hangi gülün kokusunda kasımpatı büyüsü aradın?
Hangi vapurdan beni inecek diye bekledin?
Hangi yıldızda kaybettin sana bakan yüreğimi?
Hangi sahilde beni aradı gözlerin?
Severken ayrılmanın acısını benim gibi yaşıyor musun?
Gözlerini bilmem ama, yüreğinle ben gibi ağlıyor musun?
Defterlerde değil ama kalbinde saklıyor musun aşkımızı?
Yine eskisi gibi geç saatlerde mi yatıyorsun?
Yine şemsiyelerin altında mı kaçıyorsun yağmurdan?
Oysa ki sen bilmiyorsun, hayat ağır geliyor bana kahrından,
Oysa ki sen bilmiyorsun, çektiğim acılarım sadece ayrılıktan …

demek ki, dünya döndükçe aşk duracak
bu aşkın günahını melekler bile yazamayacaktı.
demek ki, Azrail bile bu sevdaya kıyamayacak
Allah bile sensiz canımı alamayacaktı
demek ki, sende veda edecek kadar seviyordun beni
demek ki, çekip gidecek kadar tapıyordun düşlerimize
demek ki, gözlerime bakacak kadar yüreğin varmış
demek ki, bu şiiri okuyacak kadar aşkı biliyormuşsun
demek ki, bu son dizeye kadar umut yüklemişsin kendine
demek ki, bu şiiri yazdıracak kadar bahar kokuyormuşsun
demek ki, ben seni çok sevmişim,
demek ki, ben seni hep sevecekmişim ..
son söze hiç gerek yok, şairler anlatamaz sevmeyi
gözlerime bak, onlar anlatsın sana her şeyimi …

orhan özekinci

Dilimiz Üzerine

Dilimiz, konuşma dilimizden çok yazı dilimiz, yıllardan beri, yüzyılı aşkın bir zamandan beri durmadan değişiyor. Değişmesini bir dileyen oldu bir buyuran oldu diye değil, değişmesi gerektiği için, değiştirmek zorunda olduğumuzdan, içimizden duyduğumuz için değişiyor. Elimizdeki dille, dünden kalan dille, istediğimizi söyleyemediğimiz, istediğimiz gibi söyleyemediğimiz için değişiyor. Bu değişme, bir bakıyorsunuz hızlanıyor, çok kimseleri şaşırtacak, başlarını döndürecek kadar hızlanıyor; bir bakıyorsunuz ağırlaşıyor, artık duracak sanıyorsunuz. Ama durmuyor. Durdurmak kimsenin elinde değil; durdurabilsek, çoktan durduracaktık. Yazarlarımızın çoğu ta başlangıçtan beri, bu değişmeye sinirleniyor, bu değişmeyi istemiyor. Kimi öfkelenip bağırıyor. Sonra öfkeleneni de, eğlenip alay edeni de değişmeye uyuyor, dilini değiştiriyor, bir gün önce istemediği yeni dille yazıyor.

Türkçe’de, yazı dilimizden Arap dilinin, Fars dilinin kurallarına göre kurulmuş isim, sıfat takımlarının, nasıl kaldırıldığını bir düşünün. Yazarlarımız, en ünlü yazarlarımız, karşı koymak için neler yapmadılar! “Terkipler kalkarsa Türkçe yazı yazılamaz… Dilimiz çirkinleşir…” dediler:

Genç Kalemciler’e ters baktılar, saldırdılar. Genç Kalemciler’e yenildi, bozuldu, ezildi sandık. Bir de baktık ki onların dediği oluvermiş, terkipler ortadan kalkıvermiş. Dilimize bir güzellik verdikleri söylenen o terkipler bize bir çirkin görünüverdi!

O kelimeleri atacak olursak birbirimizle anlaşamıyacakmışız; yeni kelimeler uydurma imiş, kimse bilmiyormuş. Doğrusu, biz eski kelimeleri bilmiyoruz da asıl yeni kelimeleri biliyor, asıl onları anlıyoruz. Bunu görmek istemiyorlar.

Yazarlarımızın çoğunun yeni dile karşı koymaya kalkmalarının dil için de, o yazarlar için de büyük bir kötülüğü oluyor. Dil için de kötülüğü oluyor, çünkü yeni dil, yazarların, yani kendisini asıl kullanacak kimselerin payı olmadan kuruluyor; bu yüzden birtakım zevksizliklerin önüne geçilemiyor. Yazarlarımız için kötü oluyor, çünkü yarın onlar küçük düşecekler. Bu dili ister istemez kullanacaklar, daha doğrusu isteyerek, ötedenberi istediklerini sanarak kullanacaklar.

Bunun böyle olacağına hiç şüphemiz yok. Çünkü bu iş şunun bunun istemesiyle, buyurmasıyla olmuyor; bu iş yüz yıldan beri bütün ulusun buyurmasıyla oluyor. Türk topluluğu yeni bir dil arıyor, istediğini istediği gibi söyleyecek, kafa dili olabilecek bir dil arıyor. Yazarların buna karşı koymaları değil, bunu anlayıp o dilin kurulmasına çalışmaları gerekir.

Nurullah ATAÇ

postacı

postacı

YESILLENMIS BIZIM KÖYÜN DAGLARI
GÜLLER ACMIS BAHCELERI BAGLARI
HASRETLE GECIYOR ÖMRÜM CAGLARI
NAZLI YARDEN HABER YOKMU POSTACI ?

SILADAN CIKALI OTUZYIL OLDU
SARARDI GÜLBENZIM SACIM AK OLDU
IHTIYAR ANAMA BILMEM NEOLDU
ANAMDAN BIR HABER YOKMU POSTACI ?

GARIBIM GURBETTE BAGRIM YARADIR
SANMAYIN ALMANYANIN TASI TOPRA PARADIR
ADI ALMANYA CEHENNEMSE BURADIR
YAKTI BENI ISTE BÖYLE POSTACI

BU ZALIM GURBETTE CARESIZ KALDIM
SORMAYIN HALIMI PERISAN OLDUM
RUYAMDA BABAMDAN BIR MEKTUP ALDIM
CEVABINI BÖYLE VERDIM POSTACI;

MEMLEKETİM

MEMLEKETİM

Bir taşın için can veririm MEMLEKETİM
Ne şehitler verdin bağrında
Senin için can veririm bil MEMLEKETİM
Senden ayrı ülke görmedim
Senin AY YILDIZ bayrağını öptüm
Başka bayrak öpmedim bil MEMLEKETİM
Şahidim olsun ALLAHÜEKBER dağları
Sana zarar verene sıkarım kurşunları
İmanımı kim koparır senden gayrı bil MEMLEKETİM
Boz kırlarında boz şaha kalkınca
Heybetli dağlarda kalınca
Şehitlerin üzerine BAYRAK sarılınca
Göz yaşı akıtırım senin için ölene bil MEMLEKETİM
Senin için türkü söyler gelin bacım
Süpürge olsun sana siyah saçım
Sana pınar olsun gözyaşlarım
BİL MEMLEKETİM

MEMLEKETE DESTAN OLDUM

MEMLEKETE DESTAN OLDUM

Memlekete destan oldum
Karim beni begenmedi
Esten oldum dosttan oldum
Yarim beni begenmedi

Ne soylesem “deli” dedi
“Meyva vermez cali” dedi
“Acma bana kolu” dedi
Sarim beni begenmedi

Ben gonlumun valisiyim
Alti cocuk velisiyim
Bir guzel delisiyim
Durum beni begenmedi

Yine dustum dilden dile
Gozyaslarim sile sile
Atti beni gurbet ele
Yarim beni begenmedi

Gecti guzelligin cagi
Golkoy’e kurdum otagi
Guz geldi doktu yapragi
Dalim beni begenmedi

Veysel yonum yare dondum
Lodos degmis kara dondum
Yesillenmis yare dondum
Pirim beni begenmedi

Kurtulamam Üç Nesnenin Elinden

Kurtulamam Üç Nesnenin Elinden

Kurtulamam üç nesnenin elinden
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Üçü bilmez birbirinin halinden
Biri firkat biri gurbet biri aşk

Aşktır beni sevda ile söyleten
Firkattir cevr ile sinem dağlayan
Gurbettir gözümden kanlar akıtan
Biri firkat biri gurbet biri aşk

Bahri gibi ummanları yüzdüren
Mecnun gibi sahraları gezdiren
Ferhad gibi dağlar başın kazdıran
Biri firkat biri gurbet biri aşk

Ben bilirim benim aklım şaşıran
Beni sevdiğimden cüda düşüren
Muhabbet deryasın baştan aşıran
Biri firkat biri gurbet biri aşk

Gevheri der dersim aldım hocadan
Okuyup hatmettim kara heceden
Koç yiğidi pir eyledin kocadan
Biri firkat biri gurbet biri aşk

Gevheri

HASRETİMSİN BE GÜLÜM_.F.

HASRETİMSİN BE GÜLÜM_.F.

çaresiz arayış içinde yine gönlüm
umutsuzca bekleyiş içinde yine kalbim,
ansızın koyup gidişin yine gözlerimde,
teselli vermiyor artık sözlerin.
tatlı heycanlar sarmıyor artık içimi,
şimdi artık orada sadece hasretin var
SEVGİLİM….

GÖZYAŞLARIM

GÖZYAŞLARIM

Ağladığıma bakmayın benim,
Hüzün yok bende şuan sevinç var.
Bu gözyaşlarım, mutluluk gözyaşları.
**
Dün kaldırımda soğuktan donarken bulduğum.
Sonra sarıp sarmalayıp,
Kimsesizler yurduna sunduğum.
Genç’in yaşadığının gözyaşları bunlar.
**
Birde beni kim buldu, getirdi,diye sormuş.
Ve sonra kirli ellerini kaldırıp,
Bana dua’da bulunmuş.
Teşekkür ederim…
**
Şimdi yanına gideceğim,utanıyorum.
Ne diyeceğimi bilemiyorum.
**
Birde çevresinde bu haldeki,
Muhtaç ve aç insanlara el uzatmayanlara,
Bu gözyaşlarım.
Dostlarım,sizede birazıcık…