Rasulullaha Hasret
Ya Rasulullah sana hasret degil. Hasrete hasret kaldim.
Seni özlemeyi özledim. Onun icin göz yasi dökmeyi özledim.
Bu hayat, bu serüven, bu macera, bu cizgi ne zamana kadar bu sekil gidecek.
Senin benim yanimda olmani istedim.
Hayatim boyunca Senin benim aklimda, gönlümde, dilimde, hareketlerimde, hücrelerimden cikmamani isterdim.
Hayatimin her aninda senin iznde olmani isterdim. “Isterdim” ile kaliyor.
Bizi hep gördügünü biliyorum. Ya Rasulullah gördükcede hep agladigini hissediyorum.
Bu hasret ne zamana kadar sürecegini bilmiyorum.
Basiretim acik olsada seni görebilsem sana hasret kalmiyacagimi biliyorum.
Senin hayatini kendi hayatima gecirdigim takdirde, hasret kalmiyacaginida biliyrum.
Ya Rasulullah benim yanimada ugrayacaksin. degil mi? Ümidimi yitirmedim.
Sadece biraz bana kivilcim lazim.
Belki senin hasretini istemeyi gücüm yetmiyeceginiden korkuyorum!!!
Seni görebilsem diye bazen düsünüyorumda, fakat ben daha kardesimin izdirabini göremiyorumki.
Onun ne gibi acilarinin korkuyorum.
Bunca zaman göz yaslarinin pinarlarinin dinmedigini biliyorum ve halen dinmediginide biliyorum.
Evet seni istemekten oldugunu göremiyorum.
Burasi öyle bir yerki herkes kendi kösesine cekilmis ve beni kurtar diye haykiriyor.
Senin o pinarlarin aktikca bizim bu hayatimisda Rabbimde merhamet ediyor. Az bir süre kaldigini biliyorum.
Ya Habib, senin o nur yüzünü nasil kiyiyiroum?
Sen benim icin göz yasini akitma Iraktaki, Filistindeki, Cecenistandaki yani bütün müslüman ülkelerindeki bacilarima, bebeklerime, mücahitlerime o pinarlarini akit ki, rabbim onlara sabirlarini artirsin.
Sira bana gelecek! Ya sevgili sana Hasret özledim!
Bu aski tasiyacak gücü ver! Su icimdeki firtinalari birtek senin hasretin dindirecegini, bildigim halde o hasreti istemekte zorluk cekiyorum