Evet Asena öldü lakin ruhunu şad eden müspet kılıfa bürünmüş biraz da kendine entelektüel hava katmış zatlara seslenişim niye acaba… bırakın dünya coğrafyasındaki müslim kadınların halini de önce kendi coğrafyanızdaki kadın hallerini bir gözden geçirin…kadının kutsallığı…kadının duygusallığı nerde… gittikçe erkekleşen kadınları görmez misiniz…kıyafetleri saç kesimi şekilde ve zuhurda gittikçe erkekleşen kadınları görmez misiniz…
Ben en çok kadını mendil düşürürken o cilveli haliyle tanıdım devr-i lalede…kadın letafet deryasında erkeğini gülistana çekebilecek bir cazibe merkezi olmalı…her bir kadın erkeğine gül-i ra’na olabilecek bir kalp ile yaşamalı…gül ilk defa koklanmalı ve bire koklanmalı…sabır ile zaman ile güle sadık olunmalı ve gülden sabır ile zaman ile sadakat beklenmeli… sahi nerdeyse o kadın bu coğrafyanın hangi ikliminde yaşıyorsa o havayı solumak isterim…
Yok efendim Müslüman coğrafyaların duvarlar arkasındaki kadınını arayıp bulmak ve bunu çok bakir bir düş sebebi saymak ne kazandıracak size…siz öncelikle siz olun…soluduğunuz havadaki özgürleştikçe köleleşen kadını bulun ve çıkarın…sahi bana kızan seslerin şimdiden ayyuka çıktığını hissedebiliyorum…
Peki sadece kadın mı özgürleştikçe köleleşiyor ya çocuklara ne demeli…neyse çocuklar sonraki mevzu…kadın evet en çok reklam konusu kadın…yani özgür kadın…parası cebinde sırtı pek kadın…seçimi kendi elinde kimyası erkeklerle bozulmuş sözde özgür kadın…Laylaları… Reinaları… dolduran duvarın öte yakasındaki deforme olmuş kadın…sahi hangi biri nezaketi barındırmakta hangi biri letafete ram olmuş ve hangi biri kendini özündeki yani ruhundaki alemine ben bu özgürlüğümden çok mutluyum demekte…birinin kolundaki kadın belki bir saat sonra başka birinin kolunda… bunun seçimini yapan da o sözde özgür kadın…ruhunu şeytana satmışların meydanındayız ve siz çıkmış sanki kendinizi kurtarmış gibi başka coğrafyaların duvar arkasındaki kadınını aramaktasınız…şimdi bana bu kadınlara partner olan erkekler çok mu masum diyorsunuz… elbette değil…kadını eleştirmek kendi nefsinize kolay geliyor değil mi dediğinizi duyar gibi oluyorum…
Yazarının adını hatırlamadığım fakat kitabın isminin “aşkın metafiziği” olduğunu sandığım kitabında yazar şöyle demişti…kadın neden aldatmış sayılır diye bir soru yöneltmiş ve cevabını da şöyle sıralamıştı…bir kadını 100 erkekle birlikte olmasını sağlayın kendisinden yalnız ve yalnız (ikiz olma ihtimali dışarıda kalmak kaydıyla) bir çocuk dünyaya getirebilecektir öyle değil mi…peki erkeği 100 kadınla birlikte olmasını sağlayın her birinden bir çocuk yani 100 çocuk dünyaya getirecektir…yani kadının aldatmışlığı 100 erkekten birinden aldığıyla çocuk dünyaya getirip diğer 99 u nu atlatmış varsayımıyla hareket edersiniz…ben bunu kadın ve erkek meselesine getirerek mevzuyu dağıtmak istemiyorum…eleştirmek istediğim nokta yaşadığımız coğrafyanın akl-ı selim bir kadını çıksın da bu coğrafyanın iklimlerinde soluyan kadın profillerini görsün ve…ve onun üzerinde bir belgesel çeksin…kendini kafdağının başında kadına bakışını tepeden değil tabandan görsün… Asena öldü…siz ki eğer o zavallı kadın profilinde olmak istiyorsanız diyeceğim yok…eğer kadına… sorunlarına… duygularına… yaşam tarzına… ve olumsuz değişimine çözüm getirme gayretinde olacaksanız kadın Türkiye’ de de… Fransa’ da da… Almanya… Malezya… Afrika vs her yerde kadın aynıdır ve bu kadınların kimyası da aynıdır yani yaradılış meselesi erkekte olduğu gibi…
Kimyayı boş verip de duvar arkasındaki kadını başka coğrafyalarda aramanıza gerek yok…siz kendi coğrafyanızın iklimlerini güzelleştirin ve değerinize değer katın…lakin sizden Asena olmaz… olamaz… olmamalı…sizden sadece özünüzdeki o ruha sahip çıkıp yücelmenizi istiyoruz…lakin Asena öldü…onu tarihin derinliklerine gömülen bir zavallı olarak tanıdık…lakin o da görememişti özdeki yücelmeyi… ruhtaki güzelliği… siz niye yücelen ruhları göremeyesiniz ki…içinizdeki Asena kırıntılarını dökün de Hatice kadınımız…Ayşe kadınımız… Meryem anamız…Fatıma kızımız olun…olun da kendinizi devr-i aleme uyarlayın…hadi görelim sizi…
Mehmet Kelebek