üşüyorum gerçeğin kuytusunda……..

üşüyorum gerçeğin kuytusunda……..

Dünyada ne günler,yaşadım gördüm
Bir bahar gibiydim,kışlara döndüm
Artık her arzumu,kalbime gömdüm
Hayat sen ne çabuk harcadın beni

Gürültülü bir yağmur sonrası çiziliyor penceremin buğusunda yol alan damlalarla. Her biri başka yöne çekiyor yüreğimin ezikliğini. Doğru bildiğim ne varsa bölük pörçük şimdi aklımın aynasında, inandığım ne varsa… Akıyorum bir bulutun narinliğinde ve hiçliğe bütünlüyorum kendimi sessizce.

Gençliği gönlümde bitmez sanırdım
Hayat ben hep seni böyle tanırdım
Çaresi olsaydı ömür alırdım
Hayat neçabuk harcadın beni

Çocuk yüreğimin kıpırtısını hızlandıran ne kadar bayram telaşı varsa başıma taç yapmıştım oysa. Her elma şekeri iştahımı kabartmıştı meyvesinin çürük olduğunu bildiğim halde. Peşinde koşarken yalancı tatların ne zaman düşsem hayallerimin üstüne, annemin süt kokusuna sığınmıştım. Daha büyümeden yüklediler yaşamın sahte yüzlerini omuzlarıma ve mecbur tuttular ömür boyu taşımaya.

Perişan gençliğim üzgün bakıyor
Kalbimi bir korku sarmış yakıyor
Şimdi gözlerimden seller akıyor
Hayat sen ne çabuk harcadın beni

Hiç iyileşmeyecek yaraların müptelasıyım. Bilmediğim yolların yabancı ve yalancı çiçeklerinden hatıra diye sakladım her yangını içimde. Küllerinden tekrar tekrar doğurmaya çalıştım umutsuzca ve aslında olmayan mutluklarımı. Bir yağmura gömdüm isyanlarımı, bir gök gürültüsüne sakladım çığlıklarımı, bir buluta sardım sevdalarımı…

yoruldum artık.. Al beni kollarına!..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir