Bu şehirde
Yabanıldır çalınan kapılar …”
Gidişi
Haliç’te gün batışı,
Dalgaların çırpıntısına ayak uyduran ışıkların
Sudaki dansı ise
Saçının tellerinden süzülen ritmin
Ağır aksak saz semaisiyle örtüşmesi…
Bu şehirde gece
Ürkek bir dişidir…
Kırılgan, titrek haykırmalar sarar
Her ara sokağın viranhanelerini.
Her damın ayrı bir roman
Her odanın ayrı bir hikaye olduğu
Buralarda kızlar her daim
Gece Okurlar….
Onlar,
Ay ışığının uzamsamalarına
bahar ısmarlasalar da
İçlerinde dolaşan asla gerçekleşmeyecek
Hayaller rapsodisidir.
Bir İstanbul akar üstlerine
Yedi tepesinden delişmen ırmaklarla.
Her geçen an yeni bir kol,
Onlarca damar açılır içlerine.
İnsana doymak bilmez bir iştah
Ve önlenemez tükenişler sarar havayı.
Öyle gecelerde,
Alıp gitmek ister başını ve
Büsbütün kaybetmeden hayatla savaşını.
Başlangıçlarının son nefesindeyken
Logarların dahi süzmediği
İhanetler çıkar görücüye.
Şehir karanlığı ardına alıp
Bir bitişin son pervazında sarmalarken
Telaşpark Otel’de kayar da biter hayatlar .
Ardından bir İstanbul silüeti çıkar usul usul
Gece okuyan kızların yaktığı tanyeri ışıklarında…