bir sonbahar mevsimi
yine acı ve keder
sarmıştı yüreğimi, ruhumu
kuru dudaklarım arasında sigaram
gözlerimde duman halkaları
elimde içki kadehi
çekiyorum
içiyorum
kendimden geçercesine
içimde kin ve nefret
haykırıyorum
feryad ve isyan edercesine
acıya boğuluyorum güzelim
meyhanelerde meze oldum
sarhoşların ağzında
meydanlarda sakız oldum
berdoşların dilinde
adresim yok güzelim
yersiz, yurtsuz
derbederim
viraneyim
bir gün olsun
yüreğimin kapısının zili
çalınmadı
postacılar tarafından
sen kalemim, defterim oldun
yazı masamda
ve dilimde acıklı bir türkü..
ne bülbülün sesi
ne gülün kokusu
ne dalgaların coşkusu
ne yaprakların hışıltısı
ne kalabalıkların gürültüsü
ne rüzgarın esintisi
ne de patlıcan yemeğinin lezeti
tad vermiyor artık ruhuma
bilmiyorum
nasıl tarif edeyim kendimi sana
ben çözulemiyen
bir sırr ım aslında
hayalini yorgan
resmini yastık
yine de uyku girmiyor
gözüme
ben ne şair im
ne yazar ım
ne bestekar ım
ne de sahtekar ım
sadece
yüreğinin sevdasında
deli ve sersem bir bekarım
elveda güzelim elveda
ruhumun
canımın acısı sana feda
aşkın ateşini yaktın ciğerime
korku, heyecan
ve keskin bir biçak
sapladın yüreğime
alnım, göğsüm ter içinde
haykırıyorum Tanrıya
bilmiyorum
mezarımın başı ve taşı
hangi yöne bakacak?
bahtsız bir ölum….
vakitsiz bir ölum….
elveda güzelim elveda
elveda güzelim
Bir Cevap Yazın