Sana merhaba dediğimde yüzüme bakmadığın günü hatırla
Güneş içimi yakarken ,
Alnımdan terler akarken ,
ben o heyecanla ,
O şevkle ,
Bir önceki günün verdiği cesaretle ,
Sana ” merhaba ” dememiş miydim?
Aylardan ” eylül ” değil miydi söyle..!
Ağaçlar yeni yeni soyunurken ,
Bulutların gökyüzünü henüz kapladığı
Yağmurun habercisi soğuk rüzgarların estiği zaman
Acaba üşüyor mu diyen ben değil miydim ?
Sana ” seni seviyorum ” dediğim günü hatırla !
Cemre çoktan düşmüştü bile.
Çiseleyen yağmurun altında
Senin gülen gözlerine bakarak
” sana aşığım ” diyen,
Her sabah eylül’ün ılımsı soğuğunda
Evden çıkmanı bekleyen ben değil miydim ?
Aylardan “eylül” değil miydi..?
Sana yazdığım şiirlerin yüzüne bile bakmadan yırtıp attığında ,
Başında karabulutlar yok muydu ?
Oysa o şiirlerde sen vardın…
Sana olan aşkım vardı…
Bir türlü anlayamadığın ben vardım
Oysaki sen Aralık’tın , Ocak’tın , şubat’tın..!
Eylül kadar bile ılık olamadın..!
Eylül’dü poyraz esiyordu…
Dudaklarım kurumuştu.
O dudaklar ismini binlerce kez hecelemişti.
Artık hecelemeyecekler , artık kurudular,
Sana olan aşkımda kurudu
Sonbaharımı kışa , yağmurumu kara çevirdin..!
Güneş artık vurmuyor odama
Söndürdün Güneşimi, Öldürdün Eylülümü
Eylül’dü poyraz esiyordu…
Penceremden çiseleyen yağmuru izlerken
Sen geldin aklıma birden…