konuşmak istemiyorum

konuşmak istemiyorum

İki yakasını bir araya getiremediğim
uzun geceler ve
vuslatın çok uzaklarda ki ağırlığı
binerde omuzlarıma
çekerim zevkle
kıyamam silkinip atmaya

en sadık arkadaşlarımla
çekeriz bu yükü
ağarmayı unutan gegeceler
cılız mı cılız yıldızlar ve
şavkı kaymış ay ile

oysa
yaşamadığım nice mevsimler
sığdırıldı bu ömre
en mavisi kıyısında denizin
uyanan kokusu toprağın ve
her tür çiçeğin rayihası
rüzgarların yalayarak geçtiği
ne günlerdi be!!!

meğer yaşam sandığım
onca yıl,nasılda kayıp gitmiş
sahibine sormadan,sorumsuzca
bir ömrün maviyi arayan asumanından
kayıp gitmiş görünmeden

nerede,nasıl yıpranmış anlayamadan
bu yürek,bu ziya dolu gözler
her açıldığımda beyaz gül bırakan bu eller
ve her levçesi sevgi olan
nice sözler ah!!!

bir bu kirli şehre ve
suratı kara, karadeniz`e
nasılda onca anım ki eskimemesi için
anmadığım
dokunmaya kıyamadığım değerlerimi
doyumsuz seyrine yani göz kamaştıran
özgün temaşa“larımı
emanet etmişim

şimdi tükenmiş zamanı ve
yolun yollara bölündüğünü
bilmek istemeyeceğimi, hiç
hesaba katmayışım ve
artık sormayın,konuşmak istemiyorum

saatler,takvimler,günler
aylar ve uzuyan yıllar
tüm her şey ayrılığı demliyor
susun;istemiyorum konuşmak
kanıyor ve acıyor tüm hücrelerim
ve her şey ayrılığı demliyor
….şimdilerde….

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir