Soyumuz
Bulutları delip geçse bir gün çok mu boyumuz;
Kaç bin yılın gövdesinden kopup gelmiş soyumuz!
Nice nice yüzyılları biz devirmiş yıkmışız;
Nice ünsüz kuru başı kovuklara tıkmışız.
Kollarımız yeri sarmış, düşüncemiz gökleri,
Varlıklardan öbür yanda bu ulusun kökleri!
Denizleri dinlemişiz, yıldızlara bakmışız;
Geçmişlerden öç almışız, geleceğe akmışız!
Dört bir yana akın etmiş Türk atası durmamış,
Nerde otağ kurmuşsa o boşboşuna kurmamış!
Takmış yayı arkasına çelikten bir ay gibi,
Yelesini yele vermiş kişniyen bir tay gibi!
Ululuğun bağlarını o olmuş ilk bağlayan,
Güzelliğe gönül veren, ülkü için çağlayan!
Doğruluğu o göstermiş en arı öğüt gibi;
İnceliğe o titremiş narin bir söğüt gibi.
Nice bin yıl çelmemizi dalgalara takmışız,
Enginleri çiğnemişiz, şimşek olup çakmışız.
Görülmemiş bir tek tepe, bu soy ona çıkmasın;
Duyulmamış tek bir engel, bu soy onu yıkmasın.
Gene bugün yalazlarla, köpüklerle doluyuz;
Bu ak soyun oğluyuz biz, bu ulusun koluyuz.
Fazıl Ahmet AYKAÇ