Kategori arşivi: Gurbet Şiirleri

Gurbet şiirleri buradan

ela gözlüme

ela gözlüme

sonumuz yokmuş gülüm seninle
artık geziyor ölüm benimle
yarınım yok umudum yok
gülüm bağışla senle sonumuz yok

üşüyor ellerim ısıtamazsın
titriyor bedenim sarılamazsın
şimdi çok uzaktayım dokunamazsın
gülüm bağışla senle sonumuz yok

yeminler etmiştim sözler vermiştim
inanki gülüm seni çok semiştim
gözlerim kör dilim lal
gülüm bağışla sen mutlu kal

ağlıyor gözlerimsilemezsin
yanıyor yüreğim söndüremezsin
şimdi çok uzaktayım döndüremezsin
gülüm bağışla senle sonumuz yok….

DİYE GELDİM

DİYE GELDİM

Beni saldın ezelden sen gurbete
Gönlüm doydu bunca zaman hasrete,
Birlikte biz veda edip zulmete
Peşimsıra benimle gez diye geldim.

Ezilmiş âşıkın âhı var bende
Sendin,o aşk ilahı,şu gönlümde,
Aşıkım,yalnızım bugün de dün de
Bir daha kalbimi ez diye geldim.

Seni çok istettim ana-babandan
Ayrlık acını çektim bir yandan,
Öyle bağlandım ki ben sana candan
Sen benim olasın tez diye geldim.

Kışın bile burcu burcu gülümsün
Hem hayatsın bana hem de ölümsün,
O gül benzin her mevsimde görünsün
Kış olmuş mevsimin,yaz diye geldim.

Düğün dernek edip baş-göz olmuşsun
Sevgi değil,sade koca bulmuşsun,
Dul adınla tekrar eve dönmüşsün
Bana kız dediler,kız diye geldim…

Alper Kürük

DUYARSIZLIĞA İSYANIM VAR ARKADAŞ

DUYARSIZLIĞA İSYANIM VAR ARKADAŞ

Duyarsızlığa iszyanım var Arkadaş
Zorluyor vicdanımın sınırlarını, yoksulluk ve duyarsızlıklar,
Ne bir çare var, nede çareyi arayan,
Yüreklerdeyse sesiz bir bekleyiş var,
Dalgalanıyor göklerde, ay yıldızlı bayrağım,
O bile melul melul ve hüzünlü,
Dalgalanışında bile bir başka hüzün var,
Yok olmuş gündüzler, akşamları da aynı,
Mutluluk kalmadı insanlarda, hele de o çocuklar,
Sofralar boş, bomboş kalmış umutlar
Bir bir sarardı yüzlerde bakışlar, döküldü birer birer yapraklar
Hani dört mevsimi yaşardı yurdum,
İnsanlar hep sonbaharı, kışı yaşadılar,
Yürekler katılaşmış, gülmeyi unuttuk,
Hiçbir şeyin tadı bile yok artık,
Çorbasında bırak yağı, tuzunu bile çaldılar
Hani üç öğün yemeği?.. bir öğüne bile muhtaç kaldılar,
Hadi söyleyin, dediklerim doğrumu yoksa yalanmı,
Yoksa bir politikacı edasıyla mı konuşuyorum,
Yoksa bir ideoloji mi satıyorum ben,
Yoksa yaptığım siyasetmi, adını siz koyun,
Utanmayın, çalmaya devam edin yalan sazınzı,
Daha ne kadar inleyecek bu millet, bu vatan
Nerede sosyal demokratlar, nerede sağcısı, Nerede solcular.
Nerede muhafazakarlar, nerede milliyetçi diye geçinen
O yobazlar, o riyakarlar
Siz mi yalan söylediniz, yoksa yalancı olan dilleriniz mi
Bu mu benim ülkem, bu mu vatanım
Sancı çeker olmuş toprağım, yerindeyse rahat değil şehit yatanım
Ne sevgi kaldı nede aşk, denizleri doldurur olmuş riyakarlık seli
Hey gidi Mustafa Kemal, sen gittin gideli hala perişan bu millet
Düzelmedi halli, gülmedi yüzü, ne kudreti kaldı, nede dayanacak taakat
Ah bir ayıltıla bilse, o damarlardaki sarhoş kanı
Namerde muhtaç olma dedin, koyma yurduna düşman,
Biz dışarıda beklerken, içerden yıktılar menfaat ve ihtiras düşmanları
Hani yeni bir dünya kurulsa, kim yürütecek bu gemiyi,
Kim yönetecek senin gibi bu ülkeyi kim
Yuvalar mutsuz, insanı mutsuz, mevsimler mutsuz
Yazan Şebap mutsuz okuyanı mutsuz
Boyun bükmüş ağaçlar, her köşesine örmüş örümcek, ağını
Sesiz kaldıkça bu millet, bitmez bu eziyet ve zulüm,
Köstebeklerse yine üreyecek, kervanını yürütecek bir bir

duvarda ki resim

duvarda ki resim

Duvarda bir resim asılı;
Sisli bir havada pencerede duruyor.
Gözleri nemlenmiş,özgürlüğü kısıtlanmışcasına
Kuşları seyrediyor…
Uzanmış ki bir asma,
Ne meyvesi var,ne de bir dal
Yalnız öyle bir dik uzanmış ki;
Meydan okuyor adeta sonbahara…
Belki,belki kuşlar son şarkılarını söylüyor,
Elveda diyorkıza ve ağaca

BİR GÜNN

BİR GÜNN

Bir gün süreceğim atımı,
Çekeceğim yamçıyı sırtıma,
Garip halli mi desem, yolcu halli mi
Bıkmadan arıyacağım
Hem kömür gözlümü, hem memleketimi.

Yolum hanlara düşecek,
Yörük çadırlarına düşecek.
Yolum uzaklara, ta uzaklara
Pınar başlarına,
Hemşeri düşlerine,
Yolum.
Daha bilmem nerelere,
Nerelere düşecek…

Bir gün ineceğim atımdan,
Öpeceğim o memleketin
Taşını toprağını.
O memleket,
Kömür gözlümün memleketi,
Benim memleketim, benim yurdum.
O memleket.
Zaman zaman selam durduğum
Ekmeğim kadar arı,
Suyum kadar duru
Çiçekler içinde çiçek, Anadolu!..

Ben Varım

Ben Varım

Yoksulluk beni yaban ellere atmış olsa da,
Güzel yurdumu andıkça her zaman varım.
Gönül hasret çekmekten, yorgun kalsa da,
Güzel bir şarkı duydukça, her zaman varım.

Ben Atatürk çocuğuyum, kolay teslim olmam.
Ölüm Tanrının emri, ondan da korkmam.
Ben bir zavallı değilim, aciz olamam;
Bir şiir yazdığımda, her zaman varım.

Kudurmuş medeniyet binlerce can alsa da;
Milyoner falanca bey; bana tepeden baksa da;
Yoksulluk yakamı, hiç bırakmasa da;
Bir lokma ekmeğim oldukça her zaman varım.

Hayata küsemem, buna hakkım yok.
Sıla hasreti, bazen içimi kavursa da;
Yapa yalnız ortalarda lalmış olsam da;
Bir dost bulduğumda her zaman varım.

Gözüm uyku tutmasa da, uzun kış gecelerinde
Yemyeşil ümitlerim, kurusa da gönlümde;
Her ne kadar, tüm sevgileri arzu etsem de;
Bir tek sevgi bulduğum an, her zaman varım.

Bana Gurbet

Bana Gurbet

Diyar diyar gurbet elde
Gezdim durdum her bir yerde
Nasip olur bilmem nerde
Bana gurbet yazmış TANRIM

Gurbet bana kurmuş tuzak
Eş dost tüm akraba uzak
Yaşlar akar gözler ıslak
Bana gurbet yazmış TANRIM

Gurbet çöker aşk ağrıma
Agır yük vurmuş bağrıma
Bayram düğün her çağrıma
Bana gurbet yazmış TANRIM

Gurbet elde eser poyraz
İçinde aşk sevgi olmaz
Gönül bu hasrete doymaz
Bana gurbet yazmış TANRIM

Yaban eller şu kaderim
Yollar uzun ben giderim
Gurbet bitse ne ederim
Bana gurbet yazmış TANRIM

Gurbet deyim otuz yıldır
Çözemedim bu ne haldir
Gideceğim yeri bildir
Bana gurbet yazmış TANRIM

Necati KEÇELİ
ADANA

ARKADAŞ

ARKADAŞ

Gunler amansız saatler gecmıyor;
Geceler ıssız kuşlar ucmuyor;
Boynum bükük yüzüm gulmuyor;
Sensiz akşam olmuyor arkadaş.

Aklım hep sende olsada,
Gunes benım ıcın gec dogsada,
Bırgun kavusurum dıye hep avunsamda;
Yınede gunler gecmıyor arkadaş.

Akşam olunca hayeller kuruyorum,
Gelecegın gunu sevınçle beklıyorum,
Resmıne bakıp senı düşünüyorum;
Geceler sabah olmuyor arkadaş…

ağlayacaksın

ağlayacaksın

BİR KÖŞE BAŞINDA RASTLARSAN BANA.
ARDINA DÖNÜP DE SAKIN AGLAMA.
SORARLARSA SANA BU KİMDİR DİYE.
TANIMIYORUM DERKEN AGLAYACAKSIN.

SENİ CANIMDAN ÇOK SEVDİGİM İÇİN.
KİMSEYLE PAYLAŞAMADIGIM İÇİN.
HER ZAMAN AGLATTIGIN İÇİN.
DOSTLAR GÜLERKEN SEN AGLAYACAKSIN.

BİR ANLASAN NE ÇOK SEVDİGİMİ.
BİR BİLSEN NASIL ÖZLEDİGİMİ.
BİR GÖRSEN NE HALE GELDİGİMİ.
GÖREMEZSİN ÇÜNKÜ AGLAYACAKSIN…

Acı gurbet

Acı gurbet

Gurbetin kahrını bilenler bilir
Hasret bir başkadır, gurbet başkadır
Irkçı Avrupaya gelenler bilir
Nefret bir başkadır, gurbet başkadır

Hasretle eş dostla vedalaşarak
Ayrılırken dostça kucaklaşarak
Sevdiği her şeyden, uzaklaşarak
Hicret bir başkadır, gurbet başkadır

Bu gurbette başka hava esiyor
Bir gelen dönmekten umut kesiyor
Bunu duyan herkes hayret ediyor
Hayret bir başkadır gurbet başkadır

Ölümle gurbetin, farkı sorulur
Gurbetçi ölmeden diri gömülür
Yaşam için gayret eder yorulur
Gayret bir başkadır, gurbet başkadır

Mikdat bu sözlerin sineyi dağlar
Gurbetçi herkesten, en iyi ağlar
Kurtulurum diye bir umut bağlar
Esaret başkadır, gurbet başkadır

Mikdat Bal