Zaman

Bazen kimsesizdir insan, yapayalniz.. kendi kendinedir, dinler sadece kendini icli bir turku gibi, huzunlenir bazen kendine, bazen susar..Bazen kizar insan bindirir sessizligi bir gemiye gonderir uzaklara bazen dalgadir o, bagirir, hircindir.. Hayati dusunuyorum soyle uzun uzun ucsuz bucaksiz bir deniz gibi geliyor bazen, bazen korkutuor insani aliyor kendini kendinden.. dusunme diorum kendime olmuo bazi seylere goz yummakta zor gelio.. hayati dusundugun kadar olumude dusunmesi gerektigini unutur insan hep.. dikmeli gozlerini tam ustune bunun karsisina gecip ayna misali taramali sacini bakmali once ona, sonra icindeki kendine.. yokmu diye bagirsam bu hayattaki yerimi tam olarak soyleyen bana ? belkide benim bunun cevabini verecek sadece ince bir cizgi ustunde..

bekledigini bulamadigin yani alamadigin umutsuz bir umidin icine sizan bulanik bi suyun tum renkleri kahverengi yaptigi gibi bazen kendini bilememek.. bazen ac kalmak gibi bazen susmak bazen susamak gibi..kendini sokmalisin kendi makinene, gostermeli tum icini sana gormelisin icinde organ die nitelendirdigin bazisina can bazisina kalp dedigin kisilerin tam yerini.. kendim kasik kasik alip doktum yuregime sanki o bulanik suyu yaptim herseyi kahverengi sanki sonra kaldirdim kafami karsisindayim aynanin yani olumle hayatin tam arasinda yani kendimin karsisinda.. denkleme benzemiyo soyledigim karisik gelmesin yok bunda x y , bilmelisin sadece hayatla olum arasinda neyin nekadar hangi renkte olmasi gerektigini yani sadece senin oldugunu.. okadar kimsesizki bazen sozcukler belki yerzune semadan dusen damlaciklarin sayisi belki denizdeki kumlar kadar ama bazen okadar yetersizki bunlar..Baslarsin yanyana koymaya onlari bir tren misali vagonlar gibi degilmidir sozcukler, bakis icindeki dalis degilmidir.. bu yuzden anlatamaz herseyi insan yasadigi, bu yuzden susar bazen..

Anlatmaya calismak biseyleri birilerine anlatmaya calismak bazen erdemdir bazen umut, sahip olmasi gerekiyor karsindakinin anlayacak duyulara, algilama yetenegi olmasi lazim birazda simdi oldugu gibi yalin bi anlatimin bari karsisina dikilebilmeli, sozcuklere sevdirmeli kendini carpmamali onlar bi duvar misali kucuk cok kucuk bir et parcasina ve ardindan yuvarlanmamali ufacik bir kar topu gibi asagiya.. bakmalisin sen anlatirken bakmalisin sevdimi sozcukler karsidakini yoksa yuvarlaniyormu durmalisin hemen, eger yuvarlaniyorsa kaybetmemelisin zaman onlari savurarak saga sola.. bazen kalp giriyor devreye yok diyorsun kaybedicem zaman harcayacagim bunun icin ama sonu bir karincanin sonu gibi hep husran hep husran..Hayata uzun bi yolculuk derler bence cok kisa uzun kavrami degisir bence, yada insanin daha uzununun olup olmadigindan emin olmasi gibi.. gerek yok bu hayatta anlamayacak birine bisey anlatmaya belki sonra anlar diye saatlerce gunlerce susmaya… cek kendini son kez harca zaman kendine ama son kez ve bitir kendini ters ters yurutmeyi.. yuzun ileriye donuk ileriyi gorebiliyorken terse gitmek ne derce dogru nederce gerekli bu hayatta hangisinin karsiligi gelir saniyosun susma sakin susma biri biseyi belki anlar die sakin susma bu kendin bile olsa susma bas kendine kalayi..tekrar dusun hayatla olumu sole bak arasina inan iki kisi sigmaz oraya sen varsin sadece…

Rejy

Zaman” hakkında 5 yorum

  1. konuşan ruhumdur:

    ateşin kardeşlerini bilir misiniz? kıvılcımlarını, kollarını ve en büyük kardeşi alevlerini. onu ayakta tutan kardeşlerini… canını yaktıkları odunları yokluğa gömdükten sonra saçarlar yıkımın dumanları, hiçbir şey olmamış gibi. insan da böyle değil midir? önce yakar ve yıkar koşarken geçtiği hayat yollarını sonra ağlar ağlar… oysa kendi hisleriyle yakmıştır umutlarını, aşırı hısrlarıyla, güvensizlikle, endişeyle… ama ateş bunları bilmez: insan öğrenmeyi kabullenemez. kalbi paslanmaya başlamıştır bile insanın, mantığı gözlerini, ellerini ve kulaklarını çoktan unutmuştur. yalnız kalakalır ve sonunda karanlığa esaret kalır göçer dünyadan… ateş de dayanamayınca, bitince ODUNLARI [yaşama sevinci] o da söner… soğuk gece aldırmaz bunları hayat budur der. oysa hayat hayattır… hayatın tanımı asla bir işaret ön adı ya da her hangi bir isim olamaz. çünkü hayatın ölünce değil ölmeden önce geçilen bir deniz, yürünen bir yol, uçan bir bulut, koşan bir at, karanlığın en zifirisinde en iyi parlayabilmeye çabalayan bir yıldızdır simgesi. tüm bunlar cehennemde ya da cennette bulunamayacak güzelliklerdir; kimbilebilir dünya da belki de başka bir gezegenin cennetidir…

    bunu yazan, inan okuduğum en güzel güzelliklerden biriydi. bu kadar güzel ifade edebiliyorsan sözcükleri devam etmeni umuyorum. gözlerindeki umut asla solmasın:
    gün olur, yağmur yağmaz,
    gün olur, rüzgar esmez,
    gün olur, belki güneş doğmaz,
    ancak umutlar asla solmaz!…

    🙂

  2. tuğçe

    a kadaşım nasılsın burnun kapıya kısılsın ikimisin sevgisi destanlara yazlsın

  3. farkederse terkeder

    yeşil cami direk ister söylemeye yürek ister benim karnım toktur ama arkadaşım böğrek isterrrrrrr

  4. guk

    okumadım okuyamam ama okuyanlara aferin diyorum,ben daha 6 yaşında bir çocuğum okumayı bilmiom ama yazmayı bilirim okuyanlara başarılar dilerim saygılala

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir